Bugün Okul.. ''Ne var ne yok''
Bugün okul ''eh idare eder'' şekildeydi..
İlk ders Almanca'ydı.. Valla derste hiçbişey yapmadım.Sadece hocayı dinledim.. Kitap getirmeyide unutmuşum zaten..
Almanca hocamız çok güzel bir ama çok cazgır..Çekilmiyor bazen.
İkinci ders Coğrafya'ydı.. Derse müdür yardımcısı giriyor. Ben uykusuzluktan ölüyorum ya resmen..Kendimi zor tutuyorum.. Uyusam uyurumda koskoca müdür yardımcısı!! Kızar yani..
En sonunda ''banane ya'' dedim..Koydum kafayı sıraya.
Bişey olmadı..
Üçüncü ders Matematikti.. Sorular sorup durdu.. 1 tane soru yaptım bende..Klasik geçti yani matematik dersi..
4. Ders; Tarih dersinde çok sıkıldım ya.. Herkes öfleyip püflüyor..Hoca sadece bir kişiyle ders yaptı valla.. :)
--- Öğle arasında hiçbirşey olmadı.. Yemek yedik sohbet ettik o kadar..
5. Ders; Geometri.. Hoca test verdi.. Konu Açılar.. Çok severim.Çözmeye bi başladım zaman nasıl geçti anlamadım..
6. Ders; Dil ve Anlatım.. Kitap okuma saati idi.. Benimde hiç okuyasım yoktu..Sıraya bişeyler karalıyıp durdum sadece..
7. Ders......... BOŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ :)
Okuldan erken çıkabildik.. Çıkışta bir çocukla tartıştım..Derste biraz sinirimi bozmuştu.
''Gel kavga edelim'' diyor ya..Varmı böyle bişey..
Kavga etsem ağız burun kırardım herhalde..
Bu sıcakta hiç kavga çekilmez.. '' git başımdan senle mi uğraşcam'' dedim.. O da uzadı gitti..
Koskoca bir okul günü böyle bitti...
YARIN GÖRÜŞMEK ÜZERE..
Seni Düşündüm..
Unutulmayacaksın Kazım abi..
Uçur AYDINLIĞA
Çocuk seni özleyeceğim biliyormusun...
Çocuk seni özleyeceğim biliyormusun?
Bir çocuk gördüm dündü, bana benziyordu gözlerindeki şaşkınlık.
Kafasını sevdim, korkuyla baktı bana;
daha çok benzedi bir anda,
kaçtım...
caRameLia alıntıdır..
Haykırmak ister..
Karlı bir Ereğli gecesi..
Üşüyen ellerime inat,
anmaya başladı yüreğimin ateşi.
İşte buldum demiştim, karanlığıma doğan güneşi.
Allah’ım bu ne yaman çelişki!
Bir yanım hiç durmadan haykırmak istiyor, sevdiğimi.
Bir yanımsa susmak saklamak içimdekileri...
Korkutmuşlar çünkü beni,
Aşka, sevdaya dair beklentilerimi,
Hep boşa çıkartmış gitmiş birileri...
Şimdi sana ne söylesem?
Hep benimle ol,hep o gülen gözlerinle gözlerime bak mı desem?
Bilmem o zaman yanımda durur musun?
Bu kendi küçük,yüreği büyük çocuğun tek sevdiği olur musun?
Kim bilir?
Yıldızların Altında..
Benim gönlüm sarhoştur,
Yıldızların altında
Sevişmek ah ne hoştur,
Yıldızların altında
Yanmam gönül yansada,
Ecel beni alsada
Gözlerim kapansada,
Yıldızların altında
Mavi nurdan bir ırmak,
Gölgede bir salıncak
Birde ikimiz kalsak,
Yıldızların altında
Yanmam gönül yansada,
Ecel beni alsada
Gözlerim kapansada,
Yıldızların altında
Çocukken yaşamak gerekir bazı şeyleri..
"siyah-beyaz" bir çocuktum. Ama her Beşiktaşlı gibi ben de ağır ağır öğrenmiş, özümsemiştim: Beşiktaşlılık, taraftar olmaktan farklı ve fazla bir şeydir...
Gülümseyerek hatırlıyorum: O zamanlar da, başkalarının "objektif" bulduğu (kendimce ve tabii çocukça) yorumlar yapardım. "Objektifsin" dendiğinde de, "hayır, Beşiktaşlıyım da ondan!" derdim.Şimdi genç kuşak bazı Beşiktaşlılara bakıyorum: "İlle de ve ne pahasına olursa olsun başarı isteyenler" e rastlıyorum aralarında. Açıkçası bu arkadaşlar Beşiktaş taraftarı ama Beşiktaşlılık ayrı bir şey... Çünkü BESIKTAŞ'ın kendisi BAŞARI'dır. Beşiktaşlı bundan gurur duyar. Yıldızlar, kupalar, kazanılmış maçlar... Bunlar ikincildir Beşiktaşlılık ruhunda. "Ben takımımı severim; onunla gülerim, onunla ağlarım. Onu her platformda desteklerim." Bu tavır dünyanın her yanında takım taraftarlığını belirleyen tavırdır. Ancak Beşiktaşlılık ruhu için yetersizdir. "Nasıl yaşıyorsun, nasıl davranıyorsun?" sorularının cevaplarıyla belirginleşir bu ruh.
"Nasıl geçirdik ama!" kültürüyle doğrudan ilgisi olmayan bir DURUŞ'tur... Erdemin yanı başında saf tutuştur... İlginçtir, kolay açıklamalarla anlaşılır kılınamaz belki. Fakat zaman içinde böyle bir gelenek, böyle bir Beşiktaşlılık ruhu ortaya çıkmıştır. Üstelik bu his, bu ruh, bu duruş çok erken yaşlarda etkisi altına alır insanı... Her Beşiktaşlı çocuk gözle görülmeyen ama hep yanı başında bulunan bir "ağabey" den ahlâk ve hayat dersleri alıyor gibidir. Bütün Beşiktaşlılar bu bu hisle içli dışlı olurlar. Belki de dünyayı en keskin çizgileriyle görebilmekten geliyor bu fark. Bir yanda siyah, öbür yanda beyaz... Bir yanda ölüm, öbür yanda yaşam...
Geç Kalmadan..
Robert Muraine - Robot Dansı
Photo Of Month
Yedek ?!?
Kız İsteme
Kahvelerin servisi ertesinde, geleneklere göre evlenmeye karar veren erkeğin aile büyüğü (genellikle baba veya dedesi) evlenmek istediği kızı "Allah'ın emri, Peygamber'in kavliyle" ister. Kız tarafının babası da gençlerin kararlarına saygı duyduğunu ifade ederek kızına evlenmesi için izin verir. Bu söz kesme usulü çiftlerden daha çok ailelerin birbirleriyle yakınlaşması ve tanıması anlamına gelmektedir. Bu ana kadar gergin bir şekilde geçen bekleyiş havası sona erer, ve gelin adayı ile damat adayı büyüklerinin ellerini öperler.
Hayırlı Olsun.. :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)